27 Aralık 2010 Pazartesi

KÜLLER VE KAR


"Tam bir yıl önce kayboldum.
O gün bir mektup aldım.
Beni fillerle yaşamımın başladığı yere geri çağırıyordu.
Lütfen aramızda bir yıldır süren sessizlik için beni bağışla.
Bu mektup sessizliği kırdı.
Sana yazacağım son mektubun ilki.
Her bir sessizlik günü için bir tane.
Asla bu mektuplardaki kendimden fazlası olmayacağım.
Bunlar benim kuş yolu haritalarım.
Ve bunlar doğru olacağını bildiklerimin hepsi.
Her şeyi hatırlayacaksın.
Her şey öncesi gibi olacak.
Hayır, seni uyutmayacağım,
Daha loş arzuların perdesini kaldırıp,
Sonsuz düşler içinde.
Evim yandığından beri
Ayı daha net görüyorum.
İçime düşen tüm cennetlere bakıyorum.
Ellerimle tuttuğum cennetler gördüm, fakat bıraktım.
Tutamadığım sözler gördüm.
Azaltamadığım acılar…
İyileştiremediğim yaralar…
Dökemediğim gözyaşları…
Kederlenemediğim ölümler gördüm.
Karşılık veremediğim dualar…
Açmadığım kapılar…
Kapatmadığım kapılar…
Geride bıraktığım sevgililer…
Ve yaşamadığım hayaller…
Kabul edemediğim,
Bana sunulanların hepsini gördüm.
Arzu ettiğim, fakat asla almadığım mektuplar gördüm.
Olabileceklerin tümünü gördüm,
Fakat asla olmayacak…
Hortumunu yukarı kaldırmış bir fil
Yıldızlara bir mektuptur.
Balinanın suda sıçraması denizin dibinden bir mektuptur.
Bu imgeler hayallerime bir mektuptur.
Bu mektuplar sana olan mektuplarımdır.
Kalbim pencereleri yıllardır açılmamış eski bir ev gibidir.
Fakat şimdi pencerelerin açıldığını duyuyorum.
Her şeyi hatırlıyorum.
Fakat geride bırakılanları hiç hatırlamıyorum.
Rüyalarını hatırla…
Rüyalarını hatırla…
Hatırla…
Bu suskunluk bana kim olduğumu söyledi,
Filin gözlerinden görmek istiyorum.
Adımları olmayan dansa katılmak istiyorum.
Dansın kendisi olmak istiyorum.
Eğer daha yakına gelir veya daha uzağa gidersen söyleyemem.
Yüzüne baktığımda bulduğum huzuru özlüyorum.
Eğer şimdi yüzün bana dönerse, kaybolduğunu sandığım yüzü
Tekrar bulmam belki daha kolay olur,
Kendimin.
Tüy ateşe, ateş kana, kan kemiğe, kemik iliğe, ilik küllere, küller kara…
Tüy ateşe, ateş kana, kan kemiğe, kemik iliğe, ilik küllere, küller kara…"

KÜLLER VE KAR

William Blake ŞARKI



Şarkı

Ne tatlıydı gezinişlerim tarladan tarlaya 
Ve tadışım yazın tüm görkemlerini, 
Ta ki görene dek güneşin ışınlarında 
Akıp giden Aşk Prensi'ni! 
Bana saçlarım için zambaklar gösterdi, 
Ve utangaç güller alnım için; 
Beni güzel bahçelerinde gezdirdi, 
Büyüdüğü yerlerde tüm parlak zevklerinin. 
Kanatlarım tatlı Mayıs çiğleriyle ıslandı, 
Ve Apollo alevlendirdi sesimin öfkesini; 
Beni ipekten ağıyla yakaladı 
Ve altın kafesine kapatıverdi. 
Bayılıyor oturup dinlemeye şarkılarımı
Sonra, gülerek, eğleniyor benimle, ve oynuyor; 
Sonra çekip uzatıyor altın kanadımı 
Ve özgürlüğümü yitirişimle alay ediyor.

                                                   William Blake


GEZİNEN BİR GÖLGEDİR HAYAT



                                            Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör 
                                                           sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur. 
                                                          Ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır 
                                                                     gürültücü bir salağın anlattığı 
                                                                          ki yoktur hiçbir anlamı.. 
 
                                               William  Shakespeare